Kara Fatma Üzerine İlknur Bektaş İle Söyleşim

Daha önce İlknur Bektaş’ı TV sektöründen tanımaktayız. Birçok projeye imza atmakla beraber Kara Fatma  yayınlanan 2.kitabınız; peki:- Milli Mücadele’de bir kadın üsteğmen olan Kara Fatma’nın hikâyesini ortaya çıkarıp kitaplaştırmak fikri nasıl oluştu?
İlk kitabım saçları süpürge Bedeni SömürgeKadın ve toplumsal baskıların anlatıldığı bir öykü kitabı idi. Birçok ödülleri var o çalışmamın da…

Kadın kahramanlarımıza ilişkin nitelikli bir çalışma olmadığını olanların neredeyse tamamının ya efsane ve hayallerle beslendiğini yada bir iki sayfalık eksik metinlerle geçiştirildiğini gördüm. İstedim ki en azından birinin tamamlanmış belgelerle desteklenmiş özel bir çalışması olsun bunu da ben yapayım istedim.

-Kara Fatma kimdir? Nasıl biridir?
Bence kararlı ve şuurlu bir kadın, kolay değil kocası ile cephelerde bir süre ona eşlik ettiğinde vatanın müdafaasında pek çok yokluk ve yoksullukla karşılaşmış, bunların bir parçası olmuştur. Hatta Sarıkamış’tan eşinin şehit haberi gelince iki oğlu ile cepheye koşmuştur. Kara Fatma gözündeki yaşını içine akıtmış, çevresinde kim varsa “düşün önüme demiş, bu vatan bu evlatlar bizim.Ölmek kolay yaşamak ve yaşatmak için düşün önüme” deyip, önüne yüzlerce insanı katıp en ön saflarda o yiğit analara, o yiğit adamlara hem ana hem komutan olan cesur imanlı namuslu yürekli bir kadındır.



- Kitabınızın başında da belirttiğiniz gibi Kara Fatma meşakkatli bir araştırma sonucu ortaya çıktı. Peki, bu araştırmayı yaparken nasıl bir süreç izlediniz?

İlk adımımı İstanbul Kadınlar kütüphanesinde milli mücadelede kadınları ararken ona ait bir fotoğrafla ilgimi çekti. Sonrasında ona ait bilgileri bulmak için ülkemizin en büyük kütüphaneleri arşivleri, sahafları, koleksiyonerleri, Osmanlı ve Başbakanlık Arşivi, Genelkurmay ve tüm müzeler ve envanterlerini taradım. İlk olarak 1955 yılında Hürriyet Gazetesi arşivinde Kara Fatma’nın darülacizede vefat haberi ve haberin fotoğrafının içimi acıtması ile start vermiştim araştırmama. Sonrasında derlediğim ve tüm bulduklarımı bir pazıl parçası tamamlar gibi sırayla ve aşamalı götürdüm. Daha önceden gazetecilik ve haber araştırma görevleri de yaptığımdan bu maraton benim için zor ama başardıkça diğer aşamalarına geçilen bir oyuna kendimle vazgeçmeme oyununa dönüştü. Sonuçta ben kazandım tabii J

-Bir Araştırma konusunda önceliklerimiz neler olmalıdır?

Bir konuyu araştırırken onun her yönünü hatta duygusal yönleri de dahil birçok açıdan nedenlerini nasıllarını çok uçlu olarak sorup aldığımız cevapları da en az iki yan başlıkla cepte bulundurarak ilerlemeliyiz.
Mesela beni bu konu hakkında danıştığım bazı tarihçiler yanılttılar. Yaşadığım zaman kaybını bilgi eksikliği olarak yormanın dışında her aldığım cevabın %100 doğru olamayacağını da bu sayede anlamış oldum. Tabii Resmi kayıtların ne kadar önemli olduğunu bu proje ile daha çok öğrendim. Benim sıkça yaptığım en önemli doğru, konunun etrafındaki her şeyi not aldım. Olabildiğince çok kaynağa başvurarak ve her bulduğum ipucunu diğerleri ile ilişkilendirirken mantıksızlığın bile mantıklı cevaplar barındırdığını kabul edip, çok danışıp, çok dinleyip, sahih bilgiler barındıran kişileri ve konunun kitap ve yazarlarını okuyup ikna olduktan sonra hareket etmenin başarı getireceğine inanıyorum. Açıkçası ben öyle yaptım.

-Kitapta dile getirdiğiniz suali bir kez daha soralım: Milli Mücadele tarihi içinde yer alan nice isimler neden unutuldu ve unutturuldu?

Bizler bu coğrafyanın kadınlarıyız. Hizmet ehliyiz. Evladımız kocamız babamız kardeşimiz için canımızı veririz bunun için çetele tutmayız. Savaş yıllarında babası kocası kardeşi evladı cepheye giden kadın ve kızlarımız onları yalnız bırakmamak için tüfek süngü balta kürek ile koştuklarında onları uzun uzun kaydedecek zaman ve koşullarımız yokmuş. Birçoğunda göğsünden sütü gözünden yaşı akarak cepheye giden kadını durdurmanın kayıt tutmanın mümkünü yokmuş…
Kara Fatma ve onun gibi binlerce örneğini dinlediğimiz arşivlerini okuduğumuz kadının adı sanı yazılı değil, yazılanlar var tabii ama tüm kadınlarımızın açıklandığı bir kayda ben bile rastlamadım ki araştırdığım bu idi.  Fakat bulduğum kayıtlardan edindiğim şöyle ayrı bir gerçek te var ki o da bizim kadınlarımız kahramanlığı erkeklere has bir zanaat olarak görüp bu konuda bir tarih yazdıklarını fark etmemişler bile. Tevazu, iman ve inançla cepheye giden bu kadınlar para veya zorlama ile ölüme koşmadıkları için savaş sonunda yine bağında bahçesinde erkeğinin arkasında duran, gerektiğinde aslan kesilen evlerinde köylerinde edebinle yaşayan kadınlardı. Zamanın Gazeteci ve Tarihçileri bu kadınlar yaşarken kahramanlıkları ile ilgili kendilerinin yaşadıklarını sorduklarında verdikleri duygusal anlatımları bize olayı ne kadar doğal bulduklarını görüyoruz.
Bugün için tarihe adını altın harflerle yazdıran kahraman kadınlarımızın yaptıklarını hiçleştirilmesi veya görmezden gelmek için bir sebep değil, büyük bir eksiklik.  Yapılan birçok araştırma veya çalışmanın özensiz ve duygusuz olduğunu, üzülerek de olsa mihnetsizliği görmekten hicap duyuyorum. Kadın erkek diye ayrılmayacak kadar birlikte çarpışmış bu kahramanların her biri anılmalı illerinde ilçelerinde onore edilmeli unutturulmamalı. Sokak isimleri anıtları, okulları yol veya çeşmeleri yaptırılarak halkın belleğinde yer ettirilmeli bu ölümsüz insanlarımız. Özel günlerde dualarımıza onları da katarak dua etmek bile hepimizin görevi. Bunca can toprak altında bizler için hayatından vazgeçmiş ve söylediğimizde duygularımızda samimi olmalıyız. Onlara mihnet borçluyuz bu net…

-Bundan sonraki süreçte daha farklı kitap projeleriniz var mıdır?
Çok güzel 2 projem daha var yolda gönüllerimiz ve kitaplığınızda onlara da yer açın

- Kara Fatma kitabı aynı zamanda bir belgesel için hazırlık dosyası ve belgeseli de hazırlanmakta. Bu konuda çalışmalarınız nasıl gidiyor? 

Bu Türkiye de bir ilk olacak inşallah. Bir kahramanın ilk defa bir video klipini hazırladık. Atıyla doludizgin giden temsili kahramanımızın tarihi gazete ve dergilerdeki fotoğrafları eşliğinde sadece Kara Fatma’ya özel bestelenmiş bir beste ve müzikle. Unutmadan müziklerimizi Umut Mürare hazırladı. Seslendirmelerimizi de Serdar Tuncer yapıyor.Ülkemize yüz akı bir proje kazandırdığımıza inanıyorum. Ekibimizin her biri bu konunun bilinç ve şuurunu taşıyor. ERC Prodüksiyon Yapımcılığında Adile Cömert ile yapıyoruz bu projeyi. Nisan gibi video klipimiz yayında olacak. Belgeselimiz de onun peşinden büyük bir gala ve tanıtımla kanallarda yayınlanacak...

-Aynı zamanda yönetmensiniz.Yönetmen gözüyle bakıldığında sinemada olması gerekenlere yönelik nasıl tarif verebilirsiniz?Bu konuda sinemamızın sıkıntıları nelerdir?

Toplumsalkonulara, kadına aileye çocuğa, şiddetin her türüne, tarihe, Anadolu’ya dair muhakkak daha çok eserler verilmeli ve desteklenmeli. İster sinema ister dizi platformlarında memleketin her yerinde bu gibi konularda alt ve üst mesajı olan nitelikli işler yapılmalı. Fikirler, proje hırsızları ve bütçelerin sağlanamaması sayesinde yitip gidiyor. Oysa çok güzel işler ve projeler görüyorum inanılmaz değerli ama desteklenmediği için kaybolan yetenekler çöplüğü her yanımız.Üst üste yıllarca ilköğretim ve liselerde kısa film jüri üyeliği yaptım. İnanın proje konusu verdiğimiz çocuklar öyle başarılı işler getirdiler ki şaşkınlık ve saygıyla izledik hepimiz. Bu iş için sadece büyük nitelikli montaj teknikleri, kameralar değil işi yapan, fikir ve duyguydu ve başarmışlardı. Şaşırtıcı olan başarılarının emeklerinin büyüklüğü idi. Büyük büyük paralara beş para etmeyen işler yapanlar bu yetenekli çocuklara bakıp utanmalı!Ve hatta önce yürek inanç ve azim önemli muhakkak fakat edebiyatımızın Dallas (dizisi) vari yaklaşımlar içeren eserlere ütopik kurgu ve karakterler ekleyip bin bir suratlı, fettan insanlar ile şizofren şüpheci davranış biçimi enjekte edilmesi bizleri bir yere götürmez. Sanat eseri üretmek ve gelişmemiz adına bize ve neslimize zarar verir.Kalıcı eserler için araştıran yazan insana senariste değer verilmedikçe sinema güdük kalacaktır. Yönetmen elindeki teksin başarısı oranında başarılı olacaktır. Bu yüzden sinema filmi yönetmenin başarısıdır söyleminin senariste haksızlık yapıldığına şahit olduğumuz filmler de izledim tam tersi filmlerde bu biraz da üretkenliğin hayal gücünün genişliğine bağlı tabii J

-Her yönetmenin etkisi altında kaldığı yönetmenler ve filmler vardır.Sanatını beğendiğiniz yönetmenler kimlerdir?Favori filmleriniz hangileridir?

Bu çok uzun bir liste ilk aklıma gelen enlerimPiyano: Roman Polanski  // Schindler'in Listesi: Steven Spielberg // Salome: Carlos Saura

- Son olarak Genç araştırmacı /yazarlara önerileriniz nelerdir?

En önemli tavsiyem istikrarla vazgeçmeden, önce okumak, sonra çokça yazmak çünkü bu kazanılması gereken bir disiplindir. Bol okumayan üretemez, bol yazmayan iyi yazmaya doğru yol alamaz.Başa döneceğini bilsende sürekli sormak soruşturmak, yeni tanıklar, kaynaklar bulmak, bilgi ve tecrübeye maksimum itibar göstererek, sahaf ve kütüphanelerin daimi müdavimi olmak. Yazmak zevkli ve bizim coğrafyamızda saygı gören bir eylem. Bunu bir meslek olarak sürdürmek için doğru adımlar atılmalı.  Her yazan yazar olmaz bazen ama her yazmaya çalışan iyi bir okur olur bu kesin J

Tüm okurlarınıza selam ve sevgilerimle umarım kitabımı ve röportajımızı keyifle okurlar J İlknur Bektaş
Aişe Hümeyra
http://www.genctime.com/kara-fatma-uzerine-ilknur-bektas-ile-soyleyisimiz.html

Yorumlar

Popüler Yayınlar