Sahne Arkası : Türkmenler
Tükmenler Orta Asya’dan göç eden Oğuzlardandır. Çoğu tarihçilere göre İslamiyet’i kabul ettikten sonra Türkmen ismini alan bu kavim İslam ülkelerine yayılmış, kurduğu devlet ve beyliklerle bu ülkelerin kaderini çizmiş ve tarihinde çok belirgin bir rol oynamıştır. Türkmenler Ortadoğu’da Haçlı seferlerinin hezimete uğramasında etkin olmuş ve Abbasi ordusunun bel kemiğini teşkil etmiştir. “Türkmen’’ kelimesinin nereden geldiğine, ne anlama geldiğine dair farklı görüşler de vardır. İlk olarak Ebu Fida; Horasan ve Mezopotamya Türklerinin Müslüman olduktan sonra, halkın Araplar ve Türkler arasında tercüman görevi gördüğünü ve bu yüzden onlara tercüman denildiğini, bu sözcüğün de zamanla Türkmen haline geldiğini iddia etmektedir. Osmanlılar ise şehir dışında yaşayan, bilhassa göçebe olan aşiret ve oymaklara Türk-Türkmen demiştir.
Irak Türkmenlerinin tarihi kökeni
Türkmenlerin Irak’a gelmesi ve bölgeye yerleşmeleri geniş bir zaman içinde olmuştur. İlk Türk grubun Irak’a girişi M.S. 647 yılına dayanmaktadır. Türkler önce bu bölgede askeri gruplar olarak bulunuyorlardı. Daha sonra hilafet merkezini ve halifeliği korumak üzere görevlendirildiler. Başka bir kaynakta da Türkmenlerin Irak’a büyük topluluklar halinde hicret ettikleri ve bu hicretin Horasan’a vali olarak gelen Ubeydullah bin Ziyad zamanında yani H.54 yılında gerçekleştiği de söylenmektedir. Moğolların (M.1258) Irak’a girmesinin ardından bölgedeki Türk nüfusu daha da güçlenmiştir. 14’üncü yüzyılda Türkmenler Irak’ın yapı taşlarını oluşturan milletler arasında yerini almıştır.
Irak, 1534’te Kanuni Sultan Süleyman tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Bir süre yeniden Safevilerin eline geçen bölge, 1638 yılında Sultan Dördüncü Murad tarafından geri alınır. Bu dönemde bölgeye Anadolu’dan yeni Türk boyları getirilir. Irak Türkleri, Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Osmanlı çatısı altında yaşarlar. Irak Krallığı’nın kuruluşuna kadar bölge kesintisiz olarak İslam kültür sahası içinde yer alır.
Irak, 1534’te Kanuni Sultan Süleyman tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Bir süre yeniden Safevilerin eline geçen bölge, 1638 yılında Sultan Dördüncü Murad tarafından geri alınır. Bu dönemde bölgeye Anadolu’dan yeni Türk boyları getirilir. Irak Türkleri, Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Osmanlı çatısı altında yaşarlar. Irak Krallığı’nın kuruluşuna kadar bölge kesintisiz olarak İslam kültür sahası içinde yer alır.
Günümüzde Irak Türkmenleri ülkenin kuzey ve orta bölgesinde yaşamaktadırlar. Talafer, Musul, Erbil, Kerkük, Diyala ve Selahattin illerinin sınırları ile başkent Bağdat’ın birkaç mahallesinde bir şerit boyunca yayılmış bulunmaktadırlar. Irak’ta yüzyıllardır var olan ancak nedense son yıllarda en çok mağdur edilen Türkmenler, devamlı ikinci sırada tutulan, diğer gruplar kadar değer verilmeyen, üvey evlat muamelesiyle karşılaşan bir toplum durumundadır.
Türkmenlerin problemlerine geldiğimizde; Irak’taki kargaşa ortamında kolluk kuvvetlerinin olmaması, her gelen yönetimde kendilerince denge politikası izlemeleri ve daha da kötüsü inanç farklılıkları içinde olmalarıdır. Sünni Türkmenler Saddam hükümetini desteklerken, Maliki hükümetinde Şiiler Maliki’yi desteklemiştir. Haklarını bazı siyasiler dışında savunan olmazken; Türkmenler yaşadıkları şehirlerde ekseriyetle ticaretle ile uğraştıklarından her dönem ayakta kalmayı başarabilmişlerdir.
Irak’ın nüfusuna baktığımızda %60 Şii, %30 Sünni, geri kalan %10 ise diğer mezheplerden oluşmaktadır. Irak genelinde 1920 yılından günümüze kadar Türkmenleri asimile etmek ve bölgelerin nüfus yapısını değiştirmek (hatta kimi zaman da Kürtleştirmek) için çeşitli yöntemlere başvurulmuştur. Saddam döneminde Sünniler daha rahat denilse de güneyden getirilen Şiiler, Kerkük gibi önemli merkezlere yerleştirilmiştir. Buna karşı Kerkük’teki Kürtlerin bir kısmı Kuzey Irak’a, Türkmenlerin bir kısmı da Türkiye’ye göç etme mecburiyetinde bırakılmıştır. Türkiye’ye giden Türkmenler dönmediği için Kerkük’ün nüfusu Kürtlerin lehine değişmiş; özellikle ABD işgalinden sonra Kürtler Kerkük’e geri dönmüştür. Kürtler Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmek amacıyla Kerküklü olmayan Kürtleri de Kerkük’e yerleştirmişlerdir. Diğer yandan bakıldığında Maliki döneminde Bağdat’taki Sünni nüfusun azaldığı da açıkça görülmektedir. Son yapılan 2014 Irak seçimlerinde Maliki’nin başında bulunduğu Kanun Devleti Koalisyonu 93 milletvekili çıkarmış, Kürtler ikinci olmakla beraber, Şii ve Sünni partiler farklı oy çoğunluklarıyla meclise girmişlerdir. Bu çerçevede Türkmenlerin siyasi bir parçalanma içinde oldukları seçimlerden de belli olmaktadır. Türkmenlerin Irak’ta bir partide birleşmek yerine her birisi farklı hareket eden 9 parti olmuştur. Bu da Irak siyaseti içinde yeterince aktif olamayışlarının sebepleri arasında duruyor.
Irak’ın nüfusuna baktığımızda %60 Şii, %30 Sünni, geri kalan %10 ise diğer mezheplerden oluşmaktadır. Irak genelinde 1920 yılından günümüze kadar Türkmenleri asimile etmek ve bölgelerin nüfus yapısını değiştirmek (hatta kimi zaman da Kürtleştirmek) için çeşitli yöntemlere başvurulmuştur. Saddam döneminde Sünniler daha rahat denilse de güneyden getirilen Şiiler, Kerkük gibi önemli merkezlere yerleştirilmiştir. Buna karşı Kerkük’teki Kürtlerin bir kısmı Kuzey Irak’a, Türkmenlerin bir kısmı da Türkiye’ye göç etme mecburiyetinde bırakılmıştır. Türkiye’ye giden Türkmenler dönmediği için Kerkük’ün nüfusu Kürtlerin lehine değişmiş; özellikle ABD işgalinden sonra Kürtler Kerkük’e geri dönmüştür. Kürtler Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmek amacıyla Kerküklü olmayan Kürtleri de Kerkük’e yerleştirmişlerdir. Diğer yandan bakıldığında Maliki döneminde Bağdat’taki Sünni nüfusun azaldığı da açıkça görülmektedir. Son yapılan 2014 Irak seçimlerinde Maliki’nin başında bulunduğu Kanun Devleti Koalisyonu 93 milletvekili çıkarmış, Kürtler ikinci olmakla beraber, Şii ve Sünni partiler farklı oy çoğunluklarıyla meclise girmişlerdir. Bu çerçevede Türkmenlerin siyasi bir parçalanma içinde oldukları seçimlerden de belli olmaktadır. Türkmenlerin Irak’ta bir partide birleşmek yerine her birisi farklı hareket eden 9 parti olmuştur. Bu da Irak siyaseti içinde yeterince aktif olamayışlarının sebepleri arasında duruyor.
‘Peki neden Türkmenler Irak’ta bir olmak yerine 9 farklı partiye bölünmüşlerdir?’
Bu soruyu Türkmen /gazeteci-yazar Dr. Mahmut Çavuşoğlu “Evet, Türkmenler Irak’ta mezhep, milliyetçilik ve muhafazakarlık açısından dağınıktır. Her partinin sosyal ve siyasî yapıları farklıdır. Bir kısım Şii, bir kısım Sünni’dir bu da aralarında farklılık oluşturmaktadır. Türkmenlerin birleşememeleri zihniyet ve düşünce meselesidir. Fakat Türkmenlerin Irak’ta bir mezhep savaşı içerisinde yer almaları da mümkün değildir. Çünkü Türkmenleri bir araya getiren ve güçlü kılan da Türkmen kimliğidir.” şeklinde cevaplandırmıştır.
Son dönemde Irak’ta yaşanan kaos ve katliamlar, Türkmenleri diğer Irak vatandaşları gibi göç etmeye zorlamış ve Kürt bölgesine kaçanlar hoş karşılanmazken, kimileri 50 derece sıcağın altında kamptan bozma yerlerde perişan vaziyette insani dram ile karşı karşıya bırakılmıştır. Ölümden kaçan bu Türkmen göçmenlerinin, kızgın güneş altında gölgesiz, gıdasız ve susuz kalarak ölüme terk edilmeleri, insanlığı kahretmekte.
Türkmenlerin acil olarak insani yardımların yanı sıra silahlanmalarına ,siyasi bir desteğe ve korunmalarına ihtiyaç vardır .Türkmeneli Partisi Başkanı ve eski Irak milletvekil Riyaz Sarıkahya, Türkmen coğrafyasının oluşturulması gerektiğine ve Türkmen hareketinin yeniden acilen yapılandırılmasına vurgu yaparak geniş kapsamlı bir heyet ile birlikte Türkmen yüksek meclisinin kurulmasının gerekliliğini belirtmiştir.Sarıkahya, bunun gerçekleşmesi için Türkiye’nin mutlaka Irak’taki etkili merkez ve devletlerle diyaloğa geçmesi gerektiğini dile getirmiştir.
Bundan sonraki duruma baktığımızda Irak halkına 30 yılı aşkın bir süredir acı çektiren acımasız Baas diktatörlüğünün 2003 Nisanı’nda ABD müdahalesi ile yıkılması, Irak için yeni bir geleceğin başlangıcı olduğu sanılırken varolan sistem daha fazla karmaşa içerisine girmesine karşı Irak’ta yeni bir gelecek için ülkedeki tüm etnik ve dini grupların haklarına saygı gösterilmesi zorunludur. Irak, ancak bu takdirde barış ve huzura kavuşabilir.
Türkmenlerin de dileği, demokratik, özgür ve güvenli bir Irak’ta yaşamaktır.Siyasal sistem; demokratik parlamenter rejim olmakla beraber yönetim tarzı, temsili demokrasiye dayanan cumhuriyet olmalıdır. Bu yolla, parlamenter rejim aracılığıyla Irak Demokratik Cumhuriyeti’ni oluşturan toplulukların yönetimde nüfus oranlarına göre adil bir şekilde söz sahibi olmalarıyla gerçekleştirilebilir.
Aişe Hümeyra
http://insanvehayat.com/sahne-arkasi-turkmenler/
http://www.millihaber.com/genel/sahne-arkasi-turkmenler.html
http://www.kerkukvakfi.com/makaleler.asp?id=2248
Yorumlar
Yorum Gönder