İnsansız bir uçak kadar yalnızdık düştüğümüzde

Geceyi büyük bir boşlukla paylaşıyorum...

Evvelinde insansız bir uçak kadar yalnızdık düştüğümüzde. Kendimizin bile inanmadığı yalanlara sahiptik... Oysa ben bu gece, yüreğim elimde / sana bir sırrımı söylecektim, sana bir sırrımı söylecektim demişti ; Ahmet Abi...

 İnceldiği yere düğüm atmaktan iflahı kesilen herkesi çok iyi anlıyordum şimdi, bir kez, bir kez daha...

Anlamasam da dinlerdim seni... Elmaya dünya düşüyor. Ama çocuk sabrı ne baba ? Kaça kadar sayar ki en fazla ? bir uçurtmanın ucuna asılı ruh, damlamıyor artık. donuk. Kadınlığımızı geçtim.. İçimizdeki kız çocuğuna yazık değil mi ? Ruhumuzun, parlak beyaz duvarları floresan lambalarının buz gibi ışığının aydınlattığı hastane odalarında hayatla ölüm arasındaki ince çizgide geçen insanlar gibi ıstırap içinde ölümü dilediği günler vardır. Kırık bir kalbin sancısını, bıçaklanmış bir ruhun iç kanamasını hangi sözcük tarif edebilir ki ? Sevmek... Her fiil gibi köklü emir kipine çıkan, gri bir cinayet işte. Buzdan bir kalbin içinde ateş yakmaktan daha büyük delilik varsa, o da, kendi yaktığınız ateşin ortasında kalmaktır. Ama sevmek işte. Griye yakın bir cinayet. Siyahtan kaçıp beyaza sığınan bir gri bile olmaktan aciz.

Sıradaki hikayemiz, küllüğü boşaltmaya üşenenlere...

Yorumlar

Popüler Yayınlar